Synergia Facebook
SYNERGIA   I   MOVE FORWARD TOGETHER

 
Loading...

ABD – Türkiye Çifte Vergilendirme Anlaşması: Girişimciler İçin Ne İfade Ediyor?

Taceddin Kaya

Taceddin Kaya
2025-11-22 12:00:03  33

Küresel ölçekte iş yapmak artık yalnızca büyük şirketlerin ayrıcalığı değil. Dijitalleşmenin sağladığı hız, Türk girişimcileri de Amerika pazarında aktif oyuncular haline getirdi. Ancak bu uluslararası hareketlilik beraberinde karmaşık bir sorunu da getiriyor: aynı gelir üzerinden hem Türkiye’de hem de ABD’de vergi ödemek. İşte tam bu noktada, iki ülke arasında yürürlükte olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması devreye giriyor.

Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında 1996 yılında yürürlüğe giren bu anlaşma, OECD modeline dayalı bir çerçeve sunuyor. Temel amacı, bir gelir unsurunun aynı anda iki ülkede vergilendirilmesini önlemek. Bu sayede hem Türk vatandaşları hem de Türkiye’de faaliyet gösteren ABD’li yatırımcılar için adil, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir vergi sistemi oluşturuluyor.

Bugün ABD’de faaliyet gösteren Türk sermayeli şirketlerin sayısı 2.000’i aşmış durumda. Bu şirketlerin büyük bölümü teknoloji, e-ticaret, danışmanlık ve finansal hizmetler alanlarında faaliyet gösteriyor. Bu girişimciler için anlaşma yalnızca bir “vergi avantajı” değil; iş yaparken güven, şeffaflık ve sürdürülebilirlik anlamına geliyor. Örneğin, ABD’de gelir elde eden bir Türk şirketi, bu gelir üzerinden ABD’de vergi ödediğinde, aynı gelir için Türkiye’de yeniden vergiye tabi tutulmuyor. Türkiye’deki beyan sırasında ABD’de ödenen vergi, Türkiye’deki vergiden düşülüyor. Bu uygulama, iki ülke arasında hem yatırım hem ticaret akışını kolaylaştırıyor.

Son yıllarda ABD pazarına açılan Türk girişimcilerin sayısındaki artış, bu anlaşmanın önemini daha görünür hale getirdi. TCMB verilerine göre, 2024 itibarıyla Türkiye’nin ABD’ye yönelik doğrudan yatırımları 2,4 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yatırım güvenliği, açık vergi politikaları ve anlaşma kapsamında sağlanan koruma, bu büyümenin arkasındaki en önemli faktörlerden biri. Özellikle LLC ve C-Corp yapılarında faaliyet gösteren girişimciler için bu çerçeve, hem vergi yükünü azaltıyor hem de yasal uyum süreçlerini basitleştiriyor.

Anlaşmanın sunduğu bir diğer avantaj ise finansal sistemdeki güveni artırması. Vergi ikameti, gelir kaynağı ve beyan yükümlülükleri konularında sağlanan netlik, ABD’deki bankalar ve yatırımcılar açısından Türk girişimcileri daha öngörülebilir hale getiriyor. Bu sayede uluslararası finansmana erişim kolaylaşıyor, yatırımcı güveni artıyor. Özellikle fintech, SaaS ve yazılım tabanlı girişimler için bu durum büyük bir fark yaratıyor; çünkü yatırım süreçlerinde vergi belirsizliği en sık karşılaşılan çekincelerden biri.

Elbette her girişimin yapısı farklı. Kurulacak şirketin türü, ortaklık oranı ve faaliyet alanı, hangi ülkenin vergilendirme hakkına sahip olacağını değiştiriyor. Bu nedenle doğru vergi planlaması yapılmadığında, anlaşmanın sunduğu avantajlardan tam anlamıyla faydalanmak mümkün olmayabiliyor. ABD’de vergi sistemi eyalet düzeyinde farklılık gösterdiği için, şirket yapısına uygun modelin seçilmesi ve yıllık beyan süreçlerinin profesyonel şekilde yönetilmesi büyük önem taşıyor.

Sonuçta ABD–Türkiye Çifte Vergilendirme Anlaşması, yalnızca bir vergi düzenlemesi değil; Türk girişimciler için globalleşmenin önünü açan bir güven mekanizması. Uluslararası arenada iş yapan şirketler için vergisel netlik, en az finansal sürdürülebilirlik kadar stratejik bir unsur haline geldi. Bu nedenle anlaşmanın sunduğu koruma, aslında girişimcinin büyüme cesaretini de destekliyor.

Synergia olarak, Amerika’da şirket kuruluşu, muhasebe süreçleri ve vergi planlaması alanlarında girişimcilere kapsamlı destek sunuyoruz. Stratejik danışmanlığın yanı sıra, girişimcilerin yasal, finansal ve operasyonel açıdan sürdürülebilir biçimde büyümesi için uçtan uca bir hizmet modeliyle yanlarındayız.

Synergia